MORFİN: YAVAŞ VE SESSİZ BİR ÖLÜM MAKİNESİ
MORFİN: YAVAŞ VE SESSİZ BİR ÖLÜM MAKİNESİ
Modern Tıbbın Sessiz Katili – Acıdan Kurtuluş Vaadiyle Ölümü Hızlandıran Sistematik Bir Zehirlenme
Tıp dünyasında morfin hâlâ modern bir ağrı kesici olarak övülmektedir. Fakat bu bir aldatmacadır. Hasta, histologdan "kötücül" yani kanser teşhisi aldığı anda, doktorlar en ufak bir ağrı belirtisinde hemen morfin vermeye başlar. Oysa bu kimyasalın bağımlılık yapıcı etkisi, solunumu baskılaması ve bağırsakları felce uğratması büyük bir vurdumduymazlıkla göz ardı edilmektedir.
Ancak asıl ölümcül etki, morfinin ruh ve beyin üzerinde yarattığı tahribattır. Bu madde, hastanın moralini anında çökertir; bir daha asla en ufak bir acıya bile katlanamayacak hale gelir. Çünkü ağrı sadece fiziksel değil, aynı zamanda öznel ve psikolojik bir fenomendir. Morfinin etkisi geçtiğinde, hasta sanki hiç morfin almamış gibi –hatta daha da yoğun– bir ağrı hisseder. Bu yüzden dozlar sürekli artırılmak zorunda kalınır. Artık bu bir "tedavi" değil, uyuşturulmuş bir sona giden kontrollü bir yıkımdır.
Morfin sindirim sistemini felç ettiği için, hasta adeta canlı canlı açlıktan ve susuzluktan ölür. Bağırsaklar çalışmaz, besin emilimi durur. Hasta morfin etkisi altında yavaş yavaş çürür. Bu ölüm, doğal bir ölüm değil, morfin ölümüdür. Tıbbî anlamda adı konmamış bir ötenazidir; doz doz gelen sistematik bir idamdır.
1997 yılında bir İngiliz doktor, en az 50 hastaya onların isteğiyle morfinle ötenazi uyguladığını itiraf etti. Bu da bize, morfinin sadece pasif bir ağrı kesici değil, aynı zamanda bilinçli bir ölüm aracı olarak da kullanıldığını göstermektedir.
MORFİNİN GÖRÜNMEYEN EN TEHLİKELİ ETKİSİ: YAŞAMA ARZUSUNU YOK ETMESİ
Morfinin en sinsi ve en tehlikeli etkisi, hastanın yaşama iradesini tamamen felç etmesidir. Özellikle kanser gibi hastalıklarda, asıl savaş beyin ve ruhsal yapıda verilir. Çünkü hastalığın kaynağı psikolojik bir çatışmadır. Ancak morfinle uyuşturulmuş bir beyin bu çatışmayı çözemez, pes eder.
Derin iyileşme evresinde (vagotoni) yapılan tek bir morfin iğnesi bile hastanın ölümüne yol açabilir.
Şu soruyu sormanın zamanı gelmiştir: Doğa kendi iyileşme sürecini başlatmışken, insan müdahalesi gerçekten gerekli mi?
Germanische Neue Medizin = YENİ ALMAN TIP’A GÖRE AĞRI: ÖLÜMÜN DEĞİL, ŞİFANIN HABERCİSİDİR
Germanische Neue Medizin’in ortaya koyduğu dünya görüşüne göre, doğa hata yapmaz. Hastalıkların hem nedenleri hem de evreleri bilinmektedir. Yeni Alman Tıbbı şunu açıkça göstermiştir: Ağrıların %99’u, vücutta aktif bir iyileşme süreci olduğunun göstergesidir.
Yani ağrılar, yaklaşan ölümün değil, organizmanın kendini onarmaya çalıştığının işaretidir.
Ağrı, insanı dinlenmeye ve içe dönmeye davet eder. Bu doğal sürecin bastırılması neden kabul edilmez sayılmaktadır?
Ne kadar çok semptom bastırılırsa, hasta da o kadar az kendi içsel çatışmasıyla yüzleşme ihtiyacı duyar. Zaten çoğu zaman artık çatışmayı "hissetme" kabiliyeti de ortadan kalkmıştır. Her türlü sakinleştirici ilaç, bu içsel pusulayı devre dışı bırakır. Sonuçta akut bir çatışma, kronik ve sinsi bir hâl alır. Yeni bir duygusal çöküşle birlikte hasta, şizofrenik bir tabloya bile girebilir.
İLAÇLAR DOĞAL ŞİFAYI YAVAŞLATIR VE BOZAR
İlaçlar genellikle iyileşme evresini uzatır, mikroorganizmaların doğal onarım süreçlerini sekteye uğratır. Ancak bu, Yeni Alman Tıbbı’nın ilaçlara tamamen karşı olduğu anlamına gelmez. Hayati tehlike arz eden durumlarda, Yeni Tıp şu sempatikotoni destekleyici ilaçları savunur:
-
Adrenalin
-
Noradrenalin
-
Kortizon & Hidrokortizon
-
Kafein, Tein
-
Digitalis
-
Ağrı kesiciler (dozuna ve durumuna göre)
-
Antihistaminikler
-
Antialerjikler
-
Antibiyotikler (özellikle Penisilin – beyin sapında etkilidir)
Ancak vakaların %90’ında bu ilaçlar hiçbir şekilde gerekli değildir.
İYİLEŞME DÖNEMİNDE DOĞAL DESTEKLER ÖNEMLİDİR
Beyin ödemini ve buna bağlı organ şikayetlerini hafifletmek için, iyileşme döneminde günde birkaç defa kahve ya da çay içmek faydalıdır. Soğuk havada başı açık yürümek, başa buz torbası koymak etkilidir. Kaçınılması gerekenler: güneş ışığını doğrudan kafaya almak, sauna ve sıcak banyolar.
Vücut, nekrozları ve ülserleri onarmak için bol miktarda besin ve mineral ihtiyacı duyar. Bu nedenle iyileşme tamamlanmadan kesinlikle oruç ya da detoks kürü yapılmamalıdır.
SONUÇ:
Morfin, bir tedavi değil; sessiz ve yavaş bir infaz aracıdır.
Acıdan kurtulmak uğruna, yaşama tutunma gücümüz elimizden alınmamalıdır. İnsan bedenini uyuşturmak kolaydır; ama ruhunu susturmak, geri dönülmez bir yıkım başlatır.


Yorumlar